-------------------------------------------------------------------------------
Gemini'a sordum bakın ne yazdı: (Söz konusu yazı için linke tıklayınız. Tırnak içleri Gemini'a aittir)
İnsan Hakları ve Demokrasi ile ilgili temel metinler, kaynaklar, sınıfta kullanılacak yazılı, görsel malzemeler, etkinlik ve plan örnekleri...
-------------------------------------------------------------------------------
Gemini'a sordum bakın ne yazdı: (Söz konusu yazı için linke tıklayınız. Tırnak içleri Gemini'a aittir)
Norveçli sosyolog ve barış araştırmalarının kurucusu Johan Galtung, geleneksel savaş ve çatışma haberciliğinin, farkında olmadan şiddeti körükleyen bir yapıya sahip olduğunu savunur. Galtung'a göre bu habercilik türü, çatışmayı sadece iki taraf arasında, sıfır toplamlı bir oyun ("biri kazanacak, diğeri kaybedecek") olarak sunar ve şiddetin görünür anlarına (bombalama, ölüm, yıkım) odaklanır. Bu yaklaşıma "Savaş Gazeteciliği" (War Journalism) adını verir.
Gazeteci ve akademisyen Jake Lynch ise Galtung'un bu teorik çerçevesini alıp pratik gazetecilik uygulamalarına dönüştüren en önemli isimlerden biridir. Birlikte, Savaş Gazeteciliği'ne alternatif olarak "Barış Gazeteciliği" (Peace Journalism) modelini geliştirmişlerdir.
Temel argümanları şudur: Gazeteciler, olayları aktarırken yaptıkları seçimlerle (kullandıkları dil, seçtikleri kaynaklar, haberin çerçevesi) barış süreçlerine katkıda bulunabilir ya da bu süreçleri baltalayabilirler. Bu, taraf tutmak veya propaganda yapmak anlamına gelmez. Aksine, çatışmanın daha bütüncül, daha doğru ve yapıcı bir resmini sunmaktır.
Aşağıdaki tablo, iki yaklaşım arasındaki temel farkları özetlemektedir:
| Kriter | Savaş / Şiddet Gazeteciliği | Barış / Çözüm Gazeteciliği |
| Odak | Çatışma, şiddet, kimin kazandığı | Çatışmanın kökenleri, yaratıcılık, barış girişimleri |
| Taraflar | İki taraf ("biz" ve "onlar") | Tüm taraflar (çoklu ve karmaşık) |
| Çerçeve | Sıfır toplamlı oyun (biri kazanır, diğeri kaybeder) | Kazan-kazan potansiyeli (ortak çözümler) |
| Dil | Şeytanlaştıran, duygusal, "terörist", "şehit" gibi yüklü dil | Nesnel, insanileştiren, tarafların dilini ve propagandayı deşifre eden dil |
| Kaynaklar | Elitler, liderler, komutanlar, resmi açıklamalar | Sıradan insanlar, sivil toplum, barış aktivistleri, her kesimden sesler |
| Zaman Algısı | Sadece şiddet anına odaklanır ("Kim başlattı?") | Çatışmanın öncesini (nedenler) ve sonrasını (sonuçlar, travmalar) inceler |
| Çözüm | Zafer, bir tarafın yenilgisi | Uzlaşma, barışçıl dönüşüm, diyalog, sorunların çözümü |
| Gerçeklik | Sadece görünür şiddeti (ölüm, yıkım) haberleştirir | Görünmeyen etkileri de (psikolojik travma, kültürel yıkım) haberleştirir |
Giriş
"T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 12. Sınıf" adlı ders kitabını, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (İHEB), Çocuk Hakları Sözleşmesi ve insan hakları eğitiminin evrensel ilkeleri çerçevesinde detaylı bir analize tabi tuttum. Bu rapor, önceki analizleri birleştirerek daha kapsamlı bir değerlendirme sunmaktadır.
Genel tespit olarak, ders kitabı, milli birliği ve ulusal kimliği güçlendirme amacı güderken, bu hedefe ulaşmak için kullandığı dil ve tarihsel anlatı metodolojisi, insan hakları perspektifinden önemli sorunlar barındırmaktadır. Kitap, kahramanlık ve vatan savunmasını merkeze alan güçlü bir ulusal anlatı inşa ederken; farklılıklara saygı, çok yönlü bakış açısı, empati ve tarihsel yüzleşme gibi insan hakları eğitiminin temel unsurlarını sıklıkla göz ardı etmektedir.
Analiz Bulguları
Taramada öne çıkan sorunlu alanlar, gerekçeleriyle birlikte aşağıda tematik başlıklar altında detaylandırılmıştır:
1. Savaş Söylemi ve "Düşman" Tanımı
Kitap, savaşı bir kahramanlık alanı olarak yüceltmekte, barışı bir değer olarak yeterince işlememektedir. Anlatı, "düşman" figürünü sıkça kullanarak ve onu insanlık dışı özelliklerle tanımlayarak "biz" ve "ötekiler" ayrımını derinleştirmektedir.
Sorunlu Kısım (Sayfa 41, "Kut Zaferi'nden Sonra Halil Paşa'nın Askerlerine Hitabı" başlıklı okuma parçası): Kut'ül Amâre zaferinin ardından Halil Paşa'nın askerlerine yaptığı konuşma, savaşın ve sonuçlarının sunuluş biçimine iyi bir örnektir. Konuşmada geçen, "Bugün Türklere şeref şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprakların güneşli havasında, şehitlerimizin ruhları şad ve handan uçuşuyorlar." ifadesi, düşmanın yenilgisini bir "kara gün" olarak nitelerken, kendi kayıplarını (şehitliği) trajik bir olaydan çok, ruhların neşeyle uçuştuğu uhrevi bir kazanıma dönüştürmektedir. Konuşmanın sonunda Halil Paşa'nın "Bu güne 'Kut Bayramı' adını veriyorum." demesi, kanlı bir muharebenin sonucunu bir bayram ve kutlama vesilesi olarak kodlamaktadır.
Gerekçe: Bu söylem, İHEB'nin en temelinde yer alan yaşama hakkı (Madde 3) ve barış ideali ile çelişir. İnsan hakları eğitimi, çatışmaların barışçıl çözümünü teşvik ederken, savaşın getirdiği insani trajedinin tüm taraflar için acı verici olduğunu vurgular. Binlerce insanın hayatını kaybettiği bir muharebeyi bir "bayram" olarak adlandırmak, savaş olgusunu aşırı derecede normalleştirir ve yüceltir. Şehitlerin ruhlarının "neşeyle uçuştuğu" betimlemesi, ölümün trajedisini ve yaşama hakkı ihlalinin ağırlığını ortadan kaldırarak savaşı gençler için romantik bir ideale dönüştürme riski taşır. Bu yaklaşım, barış kültürünün gelişimine engel teşkil eder.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 83. maddesi, yasama organının bağımsızlığını ve milletvekillerinin görevlerini serbestçe yerine getirebilmesini temin etmek amacıyla iki temel koruma mekanizması sunmaktadır. Bu mekanizmalar, kişisel bir ayrıcalık olmaktan ziyade, temsil edilen seçmen iradesini ve parlamentonun kurumsal bütünlüğünü yürütme ve yargı organlarının müdahalelerine karşı korumayı amaçlayan siyasi hukuk ilkeleridir.1
Bu korumanın ilk ayağı, "yasama sorumsuzluğu" olarak bilinen ve Anayasa'nın 83. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen mutlak ve kalıcı bir korumadır. Buna göre, milletvekilleri Meclis çalışmalarındaki oy, söz ve düşüncelerinden dolayı hiçbir surette sorumlu tutulamazlar.1 Bu ilke, parlamento içi tartışmaların sansür veya dava tehdidi olmaksızın özgürce yapılabilmesinin temel taşıdır.
İkinci ve daha sık tartışılan mekanizma ise "yasama dokunulmazlığı"dır ve 83. maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu, milletvekillerinin seçimden önce veya sonra işledikleri iddia edilen bir suç nedeniyle, Meclis'in kararı olmadıkça tutulamayacaklarını, sorguya çekilemeyeceklerini, tutuklanamayacaklarını ve yargılanamayacaklarını öngören geçici ve nispi bir korumadır.1 Dokunulmazlık, milletvekilinin görev süresi boyunca devam eder ve görevi sona erdiğinde kalkar. Bu mekanizmanın temel amacı, özellikle muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin asılsız veya siyasi amaçlı suçlamalarla yasama faaliyetlerinden alıkonulmasını önlemek, böylece parlamentonun işleyişinin sürekliliğini ve seçmen iradesinin korunmasını sağlamaktır.1
2016 yılında yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına yol açan süreç, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal olarak son derece gergin ve kutuplaşmış bir dönemden geçtiği bir zeminde gelişmiştir. Bu süreci anlamak için 2015 yılının kritik olaylarını göz önünde bulundurmak zorunludur.
Haziran 2015 genel seçimleri, Türkiye'nin yakın siyasi tarihinde bir dönüm noktası oldu. Halkların Demokratik Partisi (HDP), %10'luk seçim barajını aşarak 80 milletvekiliyle Meclis'e girdi. Bu sonuç, 2002'den bu yana ilk kez Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) tek başına hükümet kurma çoğunluğunu kaybetmesine neden oldu ve o dönem için başkanlık sistemine geçiş planlarını rafa kaldırdı.2 HDP'nin bu başarısı, onu siyasi denklemin merkezine yerleştirdi.
Seçimlerin hemen ardından, "Çözüm Süreci" olarak bilinen ve devlet ile PKK arasında yürütülen barış görüşmeleri fiilen sona erdi. Bu çöküş, Türkiye'nin güneydoğusunda şiddetli çatışmaların yeniden başlamasına yol açtı.2 Bu süreçte siyasi atmosfer hızla güvenlikçi bir söylem tarafından domine edilmeye başlandı. Hükümet, terörle mücadeleyi en öncelikli gündem maddesi haline getirirken, HDP'nin meşru siyasi faaliyetleri ile PKK'nın eylemleri giderek daha fazla birbiriyle ilişkilendirilmeye başlandı. Bu güvenlikçi anlatı, HDP'li milletvekillerini hedef alacak siyasi ve hukuki adımların kamuoyunda meşrulaştırılması için gerekli zemini hazırladı. Dolayısıyla, dokunulmazlıkların kaldırılması tartışması, hukuki bir gereklilikten ziyade, belirli bir siyasi rakibi etkisiz hale getirme stratejisinin bir parçası olarak ortaya çıktı.
Türkiye Cumhuriyeti,
anayasal düzeninin temel direklerini sarsan ve hukukun üstünlüğü ilkesini
temelden sınayan derin bir krizle karşı karşıyadır. Bu kriz, münferit ve
birbirinden bağımsız adli vakaların ötesinde, devletin en yüksek yargı
organları olan Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Türkiye'nin yargı yetkisini tanıdığı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen kesin ve bağlayıcı
kararlara alt derece mahkemeleri ve kimi zaman diğer yüksek mahkemeler
tarafından sistematik olarak uyulmaması olgusunda somutlaşmaktadır. Bu durum,
yalnızca belirli davaların taraflarını etkileyen bir sorun değil, aynı zamanda
normlar hiyerarşisi, kuvvetler ayrılığı ve anayasal sadakat gibi hukuk
devletini ayakta tutan temel prensipleri aşındıran sistemik bir bozulmaya
işaret etmektedir.
Türkiye'nin hukuki
mimarisi, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çifte bir yükümlülük üzerine
kuruludur. Anayasa'nın 153. maddesi, "Anayasa Mahkemesi kararları...
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar" hükmüyle AYM kararlarının mutlak bağlayıcılığını
tartışmaya yer bırakmayacak şekilde tesis eder.1 Diğer yandan, Anayasa'nın 90. maddesi, usulüne göre yürürlüğe
konulmuş uluslararası antlaşmaların kanun hükmünde olduğunu ve temel hak ve
özgürlüklere ilişkin olanların kanunlarla çelişmesi halinde antlaşma
hükümlerinin esas alınacağını belirterek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
(AİHS) ve dolayısıyla AİHM kararlarına iç hukukta üstün bir konum tanır.2
Ancak son yıllarda
gözlemlenen gelişmeler, bu anayasal çerçeveye yönelik bilinçli bir meydan
okumanın varlığını ortaya koymaktadır. Basit bir "itaatsizlik"
eyleminin çok ötesinde, anayasal yetkilerin ve hukuki meşruiyetin yeniden
tanımlanmasına yönelik, giderek sofistike hale gelen bir çaba dikkat
çekmektedir. Bu süreç, üst düzey siyasi aktörlerin yargı kararlarını hedef alan
söylemleriyle başlayan, bu söylemlerden cesaret alan bazı yargı organlarının
anayasal hiyerarşiyi sorgulayan kararlarıyla devam eden ve nihayetinde yüksek
mahkemeler arasında açık bir çatışmaya evrilen zincirleme bir reaksiyonla
ilerlemiştir. Yürütmenin siyasi söylemleri, yüksek yargı organları arasında bir
güç mücadelesini tetiklemiş, bu mücadele de alt derece mahkemelerine anayasal hiyerarşiyi
reddetme konusunda fiili bir "meşruiyet" alanı açmıştır. Bu raporun
amacı, bu uymama olgusunu tarihsel bir sarmal içinde ele almak, kilit davalar
üzerinden dönüm noktalarını belirlemek, karşıt hukuki argümanları derinlemesine
analiz etmek ve bu durumun Türkiye'nin iç hukuku ile uluslararası konumu
üzerindeki çok katmanlı etkilerini ortaya koymaktır.
Türkiye'de yaşanan
mevcut anayasal krizin kökenlerini ve boyutlarını anlamak için, ülkenin hem
uluslararası insan hakları rejimine hem de kendi iç hukukundaki anayasal
denetim mekanizmalarına olan bağlılığının tarihsel ve hukuki temelini incelemek
zorunludur.
Türkiye'nin insan
hakları alanındaki uluslararası taahhütleri, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi
olmasıyla başlamıştır. Bu sürecin en önemli adımı, 1954 yılında Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) onaylamasıdır.3 Ancak, Sözleşme'nin
getirdiği denetim mekanizmalarının Türkiye için tam anlamıyla işlerlik
kazanması yıllar almıştır. Bu süreçteki kritik dönüm noktaları şunlardır:
●
28 Ocak 1987: Türkiye, AİHS denetim
sisteminin kalbi olan bireysel başvuru hakkını tanımıştır. Bu tarih, Türk
vatandaşlarına, iç hukuk yollarını tükettikten sonra kendi devletlerine karşı
hak ihlali iddialarını uluslararası bir organ olan Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na
(daha sonra doğrudan Mahkeme'ye) taşıma imkânı vermiştir.4
●
26 Aralık 1989 (Yürürlük
1990):
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) zorunlu yargı yetkisini
kabul etmiştir. Bu taahhüt, Türkiye'nin AİHM tarafından taraf olduğu davalarda
verilecek kararlara uyacağını peşinen beyan etmesi anlamına gelmektedir.3
Bu
adımlar, Türkiye'nin egemenlik yetkisinin bir kısmını, temel hak ve
özgürlüklerin korunması amacıyla uluslararası bir denetim mekanizmasına
devretme yönündeki bilinçli iradesini yansıtmaktadır. Bu iradenin hukuki temeli
ise AİHS'nin 46. maddesinde açıkça ifade edilmiştir: "Yüksek Sözleşmeci
Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme'nin verdiği kesinleşmiş kararlara
uymayı taahhüt ederler".3 Bu madde, bir tavsiye
veya iyi niyet beyanı değil, üye devletler için kesin ve bağlayıcı bir hukuki
zorunluluktur.
1. Madde 11 (Temel Hak ve Ödevler):
2. Madde 15 (Özel Hayatın Gizliliği):
3. Madde 19 (Din ve Vicdan Özgürlüğü):
4. Madde 22 (Basın Özgürlüğü):
5. Madde 30 (Yakalama ve Tutuklama):
6. Madde 32 (Tabii Hakim İlkesi):
|
Temel Beceri Alanı |
Alt Beceri Alanları |
Performans Göstergeleri |
3 |
2 |
1 |
|
BİLİŞSEL GELİŞİM |
a. Analiz Becerileri |
1.Karakteristik özellikleri belirleyebiliyor. |
|||
|
2.Nitelikleri tanıyor. |
|||||
|
3.Gözlem yapabiliyor. |
|||||
|
4.Benzer ve farklı öğeleri ayırt edebiliyor. |
|||||
|
5.Karşılaştırma yapabiliyor. |
|||||
|
6.Gruplandırabiliyor. |
|||||
|
7.Sınıflandırabiliyor. |
|||||
|
8.Ölçüt oluşturabiliyor. |
|||||
|
9.Dizme, öncelik belirleme, sıralama yapabiliyor. |
|||||
|
10.İlişkileri görebiliyor. |
|||||
|
11.Neden-sonuç ilişkisi kurabiliyor. |
|||||
|
12.Örüntüyü bulabiliyor. |
|||||
|
13.Yordama yapabiliyor. |
|||||
|
14.Analoji kurabiliyor. |
|||||
|
b. Zihinsel Örgütleme Becerileri |
1.Ezberleyebiliyor. |
||||
|
2.Özetleyebiliyor. |
|||||
|
3.Zihinsel işlemler üzerinde düşünebiliyor. |
|||||
|
4.Amaç belirleyebiliyor. |
|||||
|
5. Soru oluşturabiliyor |
|||||
|
6.Hipotez geliştirebiliyor. |
|||||
|
7.Genelleme yapabiliyor. |
|||||
|
8.Problem çözebiliyor |
|||||
|
9.Karar verebiliyor. |
|||||
|
10.Planlama yapabiliyor. |
|||||
|
c. Eleştirel Düşünme Becerileri |
1.Tümevarım yapabiliyor. |
||||
|
2. Tümdengelim yapabiliyor. |
|||||
|
3. Yanlılığı belirleyebiliyor. |
|||||
|
4. Gerçek olanla, görüş olanın farkını belirleyebiliyor. |
|||||
|
5. Sunulan bilginin, doğru olup olmadığını anlayabiliyor. |
|||||
|
6. İlişkiyi belirleyebiliyor. |
|||||
|
7. Eksik bilgiyi belirleyebiliyor. |
|||||
|
8. Kaynağın güvenirliğini saptayabiliyor. |
|||||
|
9. Desteklenen ve desteklenmeyen iddiaları belirleyebiliyor. |
|||||
|
10. Varsayımları fark edebiliyor. |
|||||
|
11. Yanlışlıkları görebiliyor. |
|||||
|
12. Tutarsızlıkları fark edebiliyor. |
|||||
|
13. Belirsizlikleri fark edebiliyor. |
|||||
|
14. Abartmayı fark edebiliyor. |
|||||
|
15. Argümanın gücünü saptayabiliyor. |
|||||
|
d.Yaratıcılık Becerileri |
1.Akıcı düşünebiliyor. |
||||
|
2.Esnek düşünebiliyor. |
|||||
|
3.Özgün düşünebiliyor. |
|||||
|
4.Kapsamlı düşünebiliyor. |
|||||
|
5.İmge geliştirebiliyor. |
|||||
|
6.Özellikleri listeleyebiliyor. |
|||||
|
7.Beyin fırtınası yapabiliyor. |
|||||
|
8.Sorunları yaratıcı bir şekilde
çözebiliyor. |
ÖĞRENCİ TEMEL VE ALT BECERİ ALANLARI İLE GÖSTERGELER
|
Temel Beceri Alanı |
Alt Beceri Alanları |
Performans Göstergeleri |
3 |
2 |
1 |
|
ARAŞTIRMA RAPOR VE KAYNAK- LARDAN YARARLAN- MA |
a. Bireysel veya Küçük Grup Çalışmaları Yapmak Üzere Hazırlanma |
1.Sorun belirleme ve odaklanma becerileri
geliştirebiliyor. |
|||
|
2.Değişkenleri belirleyebiliyor. |
|||||
|
3.Hipotez kurabiliyor. Araştırma sorularını
belirleyebiliyor. |
|||||
|
4.Kaynakları (insan ve malzeme) belirleyebiliyor. |
|||||
|
5.Yürütme planı yapabiliyor. |
|||||
|
6.Zamanı etkili biçimde kullanabiliyor. |
|||||
|
7. Uygun ürün formatı seçebiliyor |
|||||
|
8.Geribildirim alabiliyor ve gerekli düzeltmeleri
yapabiliyor. |
|||||
|
9.Uygun hedef kitle bulup sonuçları paylaşabiliyor. |
|||||
|
10.Değerlendirme planı geliştirebiliyor. |
|||||
|
b. Kütüphane Kullanma Becerileri c. Çevre Kaynaklarından Yararlanma Becerileri |
1.Kütüphane örgütlenme biçimini anlayabiliyor. |
||||
|
2.Bilgi edinme sistemlerini kullanıyor. |
|||||
|
3.Kütüphaneler arası ödünç alma işleminden
yararlanabiliyor. |
|||||
|
4.Referans belgelerini (abstraklar, yıllıklar,
endeksler, süreli yayınlar vb.) anlayabiliyor. |
|||||
|
5.Kitap olmayan diğer referans malzemelerini (sanat
baskıları, CD’ler, kasetler vb.) tanıyor. |
|||||
|
1.Sanat ve tiyatro grupları… |
|||||
|
2.Kulüpler, hobi ve özel ilgi grupları |
|||||
|
3.Yüksek okulların ve üniversitelerin sağladığı
hizmetler |
|||||
|
4.Sivil toplum kuruluşları, kamu kuruluşları |
|||||
|
5.Müzeler, sanat galerileri, kaynak kişiler, meslek
kuruluşları’nın vb. çevresel kaynaklar olduğunu ve onlardan
yararlanabileceğini biliyor. |
ÖĞRENCİ TEMEL VE ALT BECERİ ALANLARI İLE GÖSTERGELER
|
Temel Beceri Alanı |
Alt Beceri Alanları |
Performans Göstergeleri |
3 |
2 |
1 |
|
DUYUŞSAL GELİŞİM |
a.Güçlükleri analiz edebiliyor. |
1.Güçlükleri analiz edebiliyor. |
|||
|
2.Değerleri netleştirebiliyor. |
|||||
|
3.Kişisel bakış açısı oluşturabiliyor. |
|||||
|
4.Mizah anlayışını geliştirmiş. |
|||||
|
5.Etik bir bakış açısı geliştirmiş. |
|||||
|
6.Ahlak anlayışı geliştirmiş. |
|||||
|
7.Dayanıklılık geliştirmiş. |
|||||
|
8.Sorumluluk geliştirmiş. |
|||||
|
9.Kendine yeterlilik geliştirmiş. |
|||||
|
10.Özsaygı geliştirmiş. |
|||||
|
11.Kendine güveniyor. |
|||||
|
12.İşe/göreve bağlılık geliştirmiş. |
|||||
|
13.Kendini yönetmeyi biliyor. |
|||||
|
14.Farklı öğrenme biçemlerini tanıyor. |
|||||
|
b. Kişilerarası İlişkiler |
1.Çevresindekileri fark ediyor. |
||||
|
2.Davranış kurallarına (etikete) uyuyor ve saygı
gösteriyor. |
|||||
|
3.Farklı kültürleri ayırt ediyor. |
|||||
|
4.Sosyal becerileri gelişmiş. |
|||||
|
5.Liderlik becerileri var, geliştiriyor. |
|||||
|
6.Uyuşmazlık giderme becerilerini uyguluyor. |
|||||
|
7.Dayanışma ve işbirliği yapabiliyor. |
|||||
|
8.Sözsüz iletişimi anlıyor. |
|||||
|
9.Kalıp yargıları anlıyor. |
|||||
|
10.Hoşgörü gösterebiliyor, duygudaşlık ve yakınlık
kurabiliyor. |
|||||
|
c. Kriz Durumlarıyla Baş etme |
1.Kayıpla başa çıkabiliyor. |
||||
|
2.Değişimle baş edebiliyor. |
|||||
|
3.Bakmak zorunda olduğu kişilerle baş edebiliyor. |
|||||
|
4.Başarısızlıka baş edebiliyor. |
|||||
|
5.Gerginlikle baş edebiliyor. |
|||||
|
6.Başarı ile baş edebiliyor. |
|||||
|
7.Seçebiliyor. |
|||||
|
8.Geleceğini planlayabiliyor. |
|||||
|
9.Risk alma durumunu anlayabiliyor. |
ÖĞRENCİ TEMEL VE ALT BECERİ ALANLARI İLE GÖSTERGELER