25 Kasım 2015 Çarşamba

Eğitim ve Öğretim Üzerine Bir Tartışma

Dilara Kahyaoğlu


TARTIŞMA: EĞİTİM VE ÖĞRETİM


EĞİTİM/ TANIM
Toplumun değer yargıları ile bilgi ve beceri birikiminin yeni kuşaklara aktarılması , bu amaçla okullarda ve benzer kurumlarda sürdürülen öğretim ve yetiştirme etkinlikleri .
Veya en klasik tanımı ile... Sosyal davranış kurallarına uygun insan yetiştirme süreci ve faaliyeti. Yani geniş anlamıyla eğitim kişinin belli bir yaşam tarzını öğrendiği  toplumsallaşma ve kültürleşme süreci ile  özdeş tutulabilir.

TARİHSEL SÜREÇ İÇİNDE EĞİTİM
En ilkel kültürlerde okul yoktur, toplumsal çevre bu işlevi görür. Başlangıçta sadece ruhban sınıfının yetiştirilmesi amacı ile kurulan ÖRGÜN EĞİTİM  (Okullarda yapılan , dikey eğitim, basamaklı eğitim) bir mesleki okul niteliğindeydi. Ortaçağda bunun yanında  eğitimin en yaygın biçimi çıraklık eğitimiydi.

18. ve 19 .yüzyılda Batı Avrupa ile Kuzey Amerika’da  burjuva sınıfının bütün çabası onları bir üst aşamaya ulaştıracak  bir eğitimden geçebilmekti. İlköğretim zorunlu oldu, tekniğe dayalı meslek eğitimi gelişti. Gelir düzeyinin yükselmesi ve tüketim toplumunun yaygınlaşmasına paralel  olarak  eğitim bütün çocukları hatta giderek büyükleri de kapsadı.


ÇELİŞKİLER /SORUNLAR

(Bunlar tartışma konusu yapılabilir veya sadece fikirsel planda  bir aktarım ile yetinilebilinir.)

1-Eğitimin kurumlaşması ile  gençler kendi  toplumları üzerinde  sadece gözlem ve öykünmeye  dayalı bir bilgiden çok daha geniş kapsamlı bir bilgiye ulaşabilirler,  AMA  bu arada  eğitimim günlük yaşamla bağı azdır ve eğitim pratikten kopuk olarak yürütülür.

2-Çocuğun aileden koparılarak  onun dışında bir alanda uzun yıllar boyunca eğitilmesi, çocuğun bağımsızlığına daha kolay ulaşmasını sağlar, AMA bu durum   gençler ile ebeveynleri arasında zaten doğal olarak var olan  kuşak çatışmasını arttırıcı  bir rol oynar ve çocuğun bağımsızlaşma süreci ile ailenin koruma  ve yönlendirme süreci  birbiriyle çelişir.

3-Eğitimin toplumsallaşması bireyin toplumsallaşmasını kolaylaştırmıştır. Akranların bir arada iletişim  içinde bulunmaları aynı zamanda birbirlerinden öğrenmeleri, paylaşım  süreci vb. toplumsallaşma sürecinin ve işlevini  oldukça hızlandırıcı bir rol oynar.

4-Bilginin  istifçi, kalıpçı  aktarımı ile bireyin öznelliği de çelişme içindedir. Topluluğun  tek tek bireyleri ile birebir ilişki kurmak  mümkün olmadığından hem standart bir öğrenme/öğretme ÖLÇÜSÜNE uyulur, hem de  bilgiler belli  kalıplar içinde istiflenerek  aktarılır. Çoğu zaman bu standart dışı kalan unsurlar (farklı bilgiler almak isteyenler, öğretilenleri ağır ve fazla bulanlar, yanlış bulanlar, yöntemi kendisine uygun bulmayanlar, süreci kendisi için az veya fazla bulanlar  vb.)
Böylesi bir toplumsal öğrenme sürecinde  farklı birer sorun olarak  ortaya çıkarlar.

5-Eğitimin amacı konusunda çeşitli tartışmalar vardır. Eğitimin esas amacının olgunlaşmış bir kültürün (daha çok da o topluma, o devlete ait olan kültürün aktarımı, devlete ve /veya var olan yapıya uygun insan yetiştirme vb.) aktarımı olabileceğini savunanlar gibi teknolojik gelişmeye uygun olarak değişen ve gelişen ve giderek teknik hale gelecek, kişiyi ilerde yapacağı mesleğine hazırlayan bir eğitim olduğunu savunanlar arasındaki tartışma...

6-Eğitimin merkezi yapısı ile (toplu eğitimde merkezi yapı olmak zorundadır, söz konusu olan eğitim devletin merkezi yapısının dışında da olsa  yine de kendi içinde belli bir merkeziliğe sahip  olmak zorundadır (MEB’nın okulları ve bir çok özel okul  devletin istediği doğrultuda eğitim yapar. Bunun dışında görülen bazı okullar ise –örneğin; yine belli bir amaç ile açılmıştır ve o amaç doğrultusunda  merkezi bir şekilde işleyişini sürdürür. )
Eğitimin toplumsal karakteri böylesi bir merkeziyetçiliğe yol açar. Bu durum toplumdaki farklı fikir ve ideolojilerin bastırılmasına  yol açtığı  için  bir anlamda bireysel ve toplumsal çatışmaların ortaya çıkmasının zemini  hazırlamış olur. Kısacası öğretim ve öğrenim özgürlüğü olarak da bilinen AKADEMİK ÖZGÜRLÜK İLE BU DURUM ÇELİŞMEKTEDİR.

AKADEMİK ÖZGÜRLÜK; Öğretmen ve öğrencilerin hukuksal, kurumsal ya da toplumsal baskı, kısıtlama  ve sınırlamalar olmaksızın öğretme, öğrenme, bilgi edinme ve araştırma özgürlüğü.
Bilim ve sanat Özgürlüğünün (III.Kuşak Haklar/ Sosyal Haklar ) bir alt kategorisi durumunda olan bu hakkın temelinde ...
-Öğretmenlerin ilgilerini çeken herhangi bir konuyu araştırmaları
-Bulgularını; öğrencileri, çalışma arkadaşları ve başkalarına açıklamaları
-Topladıkları bilgileri, vardıkları sonuçları denetim ve sansür olmaksızın yayınlamaları
-Mesleki açıdan uygun buldukları bir şekilde öğretim yapmaları, vardır.

EĞİTİMİN  İKTİSADİ BOYUTLARI
Bir toplumun  eğitime  yönelik harcamaları tıpkı fiziksel sermayeye yapılan yatırımlar gibi bugünkü  tüketimden vazgeçerek gelecekteki getirileri arttırmak amacı ile toplumun bilgi ve beceri birikimine yatırılan bir yatırım gibi görülmektedir.
Eğitim planlaması gevşek bir yönlendirme olabileceği gibi  merkezi yönetimce saptanacak belirli insan gücünü gerçekleştirmeye yönelik bir faaliyette olabilir.

Yazar adı belirtilmeden kullanılamaz.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder