25 Kasım 2015 Çarşamba

Evrensel Düzenlemeler


Dilara Kahyaoğlu 1998


İNSAN HAKLARI İÇİN EVRENSEL DÜZENLEMELER

A--Milletler Cemiyeti;  I. Dünya Savaşı  sonrası  evrensel düzenlemeler hız kazandı.  1919 da Milletler Cemiyeti’nde bazı haklar kabul edildi. Bunlar  ilk planda;
- Savaş kurbanlarının korunması
-Uluslararası düşmanlığın giderilmesi
-Sömürülen halkların durumu
-Kadın ve çocukların korunması
-Çalışma koşullarının düzeltilmesi

B--Birleşmiş MilletlerSavaştan sonra  “Birleşmiş Milletler”in kurulması ile  evrensel kapsam daha da genişledi. Birleşmiş Milletler, kabul ettiği  haklar metinleri ile bu alandaki çalışmalara katkıda bulundu. Genel Kurul'un 10 Aralık 1948 tarihinde kabul ettiği

1-İnsan Hakları Evrensel Bildirisi bunların ilkidir. Bu metin bağlayıcı bir metin değildir ama çok derin ve psikolojik etkiler uyandırmıştır. Metinde;
-Yasa önünde eşitlik
-Keyfi yaklaşımlara karşı koruma
-Adil Yargılama
-Ceza yasalarının geriye doğru  yürümemesi
-Mülkiyet hakkı
-Düşünce Özgürlüğü
-Vicdan ve din özgürlüğü
-Toplantı yapma ve dernek kurma özgürlüğü
-Çalışma yaşamının düzenlenmesi
-Eğitim hakkı
-Dinlenme hakkı
-Sendikal örgütlenme hakkı
-Eşit işe eşit ücret gibi haklar yer alıyordu.

2-Medeni ve Siyasi Haklar;  Evrensel bildiride yer alan klasik haklar daha da  genişletilerek Medeni ve Siyasi haklar adıyla  1966 yılında  imzaya açıldı, uluslararası antlaşma  23 mart 1976 Mayısında yürürlüğe girdi.

Genişletilen haklar;
-Ulusların kendi geleceklerini belirleme hakkı
-Etnik, dinsel, dilsel, azınlıkların kendi kültürlerini geliştirebilecekleri, dinlerinin gereğini yerine getirebilecekleri, dillerini kullanabilecekleri    haklardı.           
-Bu antlaşma ile ayrıca, 18 kişilik “insan hakları komitesi” kuruldu. (Bu komite  imzacı devletlerin sunduğu raporları, devletlerden ve kişilerden gelecek şikayetleri inceleyecekti -Yalnız ilgili devletin buna rıza göstermesi koşulu ile-

3-Sosyal ve kültürel haklar;  Genel Kurul yine 1966 tarihinde kabul ettiği "Ek" ile “Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Antlaşması”nı da  imzaya açtı. Bu da 1976’da yürürlüğe girdi. Buradaki maddelerde bağlayıcı değildi. Devletler sadece burada sözü edilen standartlara ulaşmaya söz veriyorlardı.

Burada yer alan haklar;
-Çalışma hakkı
-İş koşullarının düzeltilmesi
-Sosyal güvenlik hakkı ve ailenin korunması
-Yaşam düzeyinin yükseltilmesi
-Sağlık ve eğitim hakkı

Yalnız bu antlaşmada derhal bağlayıcı sonuç doğuran iki temel kategori vardı. Bunlar da ;
-Sendikal örgütlenme hakkı ile ırk, renk, dil  ya da siyasal inanışlara dayanarak ayırım güdülmemesi idi.

4-BM  ve ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü‘nün)  uygulamaya soktuğu öbür sözleşmeler şunlardır.
-Soykırımın önlenmesi, uygulayanların  cezalandırılması
-Savaş zamanı sivil ve askeri personelin  insanca muamele görmesi
-Mültecilerin statüsü ve vatansız kişilerin korunması
-Köleliğin, zorla çalıştırmanın, çalışma koşularındaki ayrımcılığın kaldırılması
-Irk  ayrımcılığının önlenmesi ve uygulayanlara ceza verilmesi.
-Kadının siyasal haklarının geliştirilmesi
-Göçmen işçilerin durumu

BM gibi uluslararası bir kuruluşun ulusal  bir devletle ve devletin yargı organları ile insan hakları konusunda  açık bir çelişkiye girmesi ve ulus üstü bir denetim ve yaptırım uygulaması beklenemezdi. Gene de zaman  içinde BM etkin bir rol oynayabileceği ortaya çıkmıştır. Örneğin 1977 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti ‘ne  silah ambargosu uygulanması yolundaki kararı  BM’in bazı etkili yaptırımlarda bulunabileceğini gösterdi.

5-Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu;
Bugün BM içinde  İnsan Hakları konusunun  sorumluluğunu yüklenen asıl organ ekonomik  ve sosyal konseye bağlı olarak çalışan İnsan Hakları  Komisyonudur. Bu komisyon ülkelere temsilci ve araştırmacılarını yollar, İnsan Hakları ile ilgili durumu inceler, vardığı sonuçları öneriler halinde kamuoyuna açıklar. BM’nin Çalışma Örgütü ILO da başta sendika ve grev hakkı olmak üzere çalışma koşullarının  düzeltilmesine yönelik pek çok konuda uluslararası belgeye  damgasını vurmuştur.

Helsinki Nihai Senedi; İnsan haklarının evrensel düzeyde korunması konusuna ilişkin çalışmalardan biri de Avrupa Güvenliği ve işbirliği konferansında ortaya çıkan Nihai Senettir (1.8.1975) Bu senette 33 Avrupa  Devleti, ABD ve Kanada’nın imzaları vardır.
Nihai Senedin   asıl  işlevi  bloklar arası yumuşama ve karşılıklı anlayışı geliştirmekti.
Devletlerarası sistem farklarını  gözetmeksizin insanların haber ve düşüncelerinin serbestçe dolaşımına ağırlık verildi. Senet giderek manevi bir ağırlık kazandı.

BÖLGESEL DÜZENLEMELER

AVRUPA
Avrupa konseyinin düzenlemeleri en önde gelenler arasında sayılır.
a-Avrupa Konseyi, 21 Batı Avrupa Devleti'nin temsilcilerinden oluşan ve Avrupa Birliğini geliştirmeyi, insan haklarını korumayı, sosyal ve ekonomik kalkınmaya yardımcı olmayı amaçlayan bir örgüttür. Konsey içinde çeşitli özel kurullar ve uzmanlık komiteleri oluşturulmuştur.

Başlıcaları;
-Avrupa Suç Sorunları Komitesi
-Avrupa İnsan Hakları Komisyonu
-Avrupa İnsan Hakları Divanı
-Avrupa Yerel Yönetimler Konferansı
-Kültürel İşbirliği Konseyi
-Avrupa Hukuki İşbirliği Komitesi

b-Avrupa İnsan Hakları Komisyonu  ve Avrupa İnsan Hakları Divanı;
4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin güvencesi olmak üzere kurulmuştur. Bağımsız olarak çalışırlar.
Konseye başvurur iki yolla yapılır.
a-Hakkı çiğnenen devletin başvurusu
b-Hakkı çiğnenen bireyin başvurusu (İlgili devletin kabul etmesi durumunda kullanılır.)
Başvuruların ardından önce dostça çözüm yolları aranır. Devletler insan Hakları Divanı’nın   yargı yetkisini kabul etmezse konu divana gönderilir. Komisyon görüşünü ortaya koyar ve ilgili devletin gerekli düzeltmeleri yapması için süre tanır. Gerekenler yapılmadığı takdirde İnsan Hakları Komisyonu’nun  suçlayıcı raporu resmen yayınlanır. Bu işlemin siyasi ve psikolojik açıdan önemli sonuçları vardır. Bugün Avrupa’da  bazı devletler  İnsan hakları sözleşmesini kendi iç düzenlerinin bir parçası olarak kabul etmektedirler (Örneğin Avusturya, Hollanda).        

c-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
Avrupa Konseyi Devletler arasında 4 Kasım 1950’de  Roma’da imzalanan sözleşmedir. Bu sözleşme daha sonra 6 ek protokol   ile 1953 de yürürlüğe sokulmuştur. Bunu 1961 tarihli Avrupa Sosyal şartı izledi (Avrupa sosyal haklar sözleşmesi).

d-Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesi; 14 Aralık 1972 de Paris’te imzalandı, 1977 de yürürlüğe girdi. Sözleşme "Hastalık, sakatlık, yaşlılık, ölüm, işsizlik durumlarında yapılan yardımlar ile aile yardımları, ölüm ödeneklerine ait mevzuat konusunda uygulanır.

AMERİKA
Amerikan İnsan Hakları sözleşmesi 12 temmuz 1978 de yürürlüğe girdi. Öz olarak Avrupa sözleşmesine benzer.

AFRİKA
1961 de Afrika halklar ve İnsan Hakları Sözleşmesi hazırlanıp imzaya açılmıştır.
                                                            
..........................................................................................................................................
Mevzuat: Bir ülkede yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb. tümü.
Nihai:      İşi sona erdiren, sonuncu.
                                                                

ÖZEL ÖRGÜTLER
Bir çok gönüllü ve bağımsız özel örgütler vardır.
Belli başlıları;

-Uluslararası AF Örgütü  (Londra);  Kamuoyunu insan hakları konusunda bilgilendirmeyi amaçlayan uluslararası örgüttür. Özellikle "İfade ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanması" ile "İşkence görülmesine karşı duyarlıdır". Siyasal tutukluların serbest bırakılması ve gerektiğinde ailelerine yardım sağlanması için etkin çaba gösterir. Kırkı aşkın ülkede örgütlenmiştir, yaklaşık 100 ülkede 200 binden fazla üyesi vardır.

Diğerleri;
-Uluslararası  Hukuk Komisyonu (Cenevre)
-PEN  (Uluslararası Yazarlar Kuruluşu) amacı; dünya yazarları arasında düşünce alışverişini  ve ifade özgürlüğünü sağlamak, baskı altında kalan ya da cezalandırılan yazarları korumaktır. 
-Uluslararası   Kızılhaç komitesi.

TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELER
Hak ve özgürlüklerin gelişerek yer aldığı metinler,;
1839 Tanzimat fermanı
1856 Islahat Fermanı
1876 Kanuni Esasi
1908  Anayasası
1921 Anayasası (özel olarak hak ve özgürlükler yer almaz, bir taraftan da 1876 kanuni Esasi’nin bu konudaki hükümleri yürürlüktedir).
1924 Anayasası (doğal hukuk anlayışından esinlenerek  bazı temel hak ve özgürlüklere yer verilmiştir ama bu hakları koruyacak yasal düzenlemeler yapılmamıştır.)
1961 Anayasası (temel hak ve özgürlükler çağdaş ölçüde düzenlenmiş, sosyal hukuka geniş yer verilmiştir ayrıca devletin nitelikleri arasına “İnsan haklarına dayalı devlet” ilkesi de yerleştirilmiştir.)

-Türkiye, 4 Kasım 1950’ de kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni  10 Mart 1954 yılında onaylamıştır.
-Avrupa Sosyal Güvenlik Sözleşmesini 2 Aralık 1976 dan başlamak üzere kabul etmiştir.
-Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na doğrudan şikayette bulunma hakkını
28 Ocak 1987'den geçerli olmak üzere tanımıştır. Başvuru bu tarihten eski olaylar için yapılamaz. Başvurular kişi, grup veya örgüt olarak (sendika, dernek) yapılabilir. Başvurular sözleşmede yer alan haklar için geçerlidir. Şikayetçiler haklarını öncelikle kendi ülkelerinin mahkemelerinde aramak durumundadır. Olumsuz sonuç aldıktan sonra en geç 6 ay içinde başvuru yapılabilir.


1982 Anayasasındaki düzenlemeler.
-1961 anayasasında Cumhuriyetin niteliklerinden biri  "İnsan Haklarına dayalı devlet " şeklinde, ifade edilirken, bu durum değişmiş, "toplum huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı devlet" şeklinde ifade edilmiştir (Madde; 2, Cumhuriyetin nitelikleri).
-1982 Anayasasında Temel Hak ve Özgürlükler, ödev ve sorumluluk kavramları ile birlikte ifade edilmiştir.

-Temel hak ve özgürlükler bakımından  1982 Anayasasının yeniliği sayılabilecek düzenlemeler şunlar olmuştur;
Kıyılardan yararlanma, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ile, Gençliğin, sporcunun, sanatın ve sanatçının, tüketicinin, esnaf ve sanatkarların, yabancı ülkelerde çalışanların korunması gibi ödevler.

Anayasa Mahkemesi daha ilk baştan itibaren Uluslararası hukuka  açık bir tavır sergilemiştir. Başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve BM Evrensel İnsan Hakları Bildirisi olmak üzere, İnsan Haklarına ilişkin  uluslararası bildiri ve sözleşmeleri, Paris Şartını, uluslararası örgütlerin  oluşturduğu kurumların kararlarını, Alman Anayasa  Mahkemesi, Fransız Anayasa Konseyi Kararlarını, bir çoğu destek şeklinde de  olsa ölçü olarak kullanmıştır. Kısacası; Anayasa Mahkemesi, kararlarında Anayasa metni yanında , uluslararası hukuku referans olarak kullanmıştır.

  
ÇOCUK HAKLARI
20 Kasım 1959 da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu  oybirliği ile "Çocuk Hakları Sözleşmesi" ni kabul etmiştir.

Buna göre özetle;
-Her çocuk bu haklardan hiç bir ayırıma uğramadan  yararlanmalıdır.
-Çocuk, sağlıklı ve normal bir biçimde gelişmesi için özel himaye görmelidir.
-Doğduğu andan itibaren isme ve vatandaşlığa hak kazanmalıdır.
-Özürlü çocuklara özel işlem yapılmalıdır.
-Çocuk ailesinin himayesinde büyümeli, aileye yeterli destek sağlanmalıdır.
-İlkokulu zorunlu ve ücretsiz okuyabilmeli, oyun ve dinlenme hakkından yararlanmalıdır.
-Her türlü sömürü ve zulümden, ihmalden korunmalı, ne biçimde olursa olsun satılmamalıdır,  deniyor.

Ülkemizde korunmaya ihtiyacı olan çocukların durumu özel bir yasa ile düzenlenmiştir -"Korunmaya Muhtaç Çocuklar Kanunu (1957)".  Bu yasa, ana babası bulunmayan ya da terk edilmiş çocukların korunup gözetilmesi için; çocukların, bakım yurtlarına  veya yetiştirme yurtlarına alınmasını öngörmektedir.

Türk Ceza Kanunu  çocuklara karşı işlenen suçlara ağır cezalar koymuştur. Yine TCK’da  15 yaşından küçük suç işleyen çocukların ıslahevlerine ya da çocuk hapishanelerine konulması öngörülmüştür.
Çalışan çocukların durumlarını bir ölçüde kurala bağlamak içinde 1977 yılında "Çırak, kalfa ve Ustalık Kanunu" çıkarılmıştır.


 TÜKETİCİ HAKLARI
"Tüketicinin korunması hakkında Kanun" 23.Şubat 1995 yılında kabul edilmiş ve 8 Mart 1995 tarihli  Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yayınlanışından altı ay sonra yürürlüğe girecektir.

1. Madde de Kanunun amacı şöyle yer almaktadır. "Ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin (zararı ödeme) edici, çevresel  tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri  teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir."

Kanunun çıkarılmasındaki diğer amaç Gümrük Birliği Antlaşması çerçevesinde Avrupa’da geçerli olan Tüketiciyi koruma standartlarına Türkiye’nin de ulaşmasını sağlamaktır.
Kanunun tam anlamıyla uygulanabilmesi için  8. 3. 1996 'a kadar süre tanınmıştır.

Kanun, aşağıda kısaca belirtilen konularda tüketiciye güvenli alışveriş olanağı sağlıyor.
-Ayıplı (bozuk) malın tazmini
-Taksitli satışların düzenlenmesi
-Kampanyalı satışların  düzenlenmesi
-Kapıdan satışların düzenlenmesi
-Tüketici kredisine ilişkin düzenlemeler
-Garanti belgesi ve süresine ilişkin düzenlemeler.

Bunun dışında bazı örgütsel düzenlemeler getiriliyor,
-“Reklam Kurulu” oluşturuluyor (reklam ilkelerini belirlemek ve denetlemek
                                                           için)
-“Tüketici Konseyi" oluşturuluyor. ( Tüketici sorunları ile ilgilenmek yasa önerilerinde bulunmak, aydınlatmak vb.)
-“Hakem Heyeti” oluşturuluyor (satıcı ile tüketici arasındaki uyuşmazlıkları düzeltmek için, ceza verme yetkisi yoktur.)
-“Tüketici Mahkemeleri” (daha kurulmamıştır, ceza verme yetkisi olacaktır)

  
 (Bu çalışmadaki bilgileri güncellemekte yarar vardır)


  Yazar adı belirtilmeden kullanılamaz, alıntılanamaz.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder